Güven ilkesi ailenin temelini oluşturur, bu kapsamda güven sarıcı davranışlar müşterek yaşamın çekilmez hale gelmesine karine teşkil etmektedir. Güven sarsıcı davranışlar evlilik birliğinin devamını olanaksız kılmaktadır. Hangi davranış şekillerinin güven sarsıcı davranış şekilleri olacağı hususu aile mahkemesince takdir edilecektir. Ekonomik anlamda güven sarsıcı davranış şekilleri aile mahkemesince kabul gören bir kusur nedenidir.
Eşten habersiz ev satılır mı? Ev satışında eşin rızası gerekir mi? Ev satarken eşinden imza alması gerekiyor mu? Evi sattıktan sonra geri alınır mı? Eşim benden habersiz evi satmış ne yapmalıyım? şeklinde danışan ve müvekkillerimizden sıklıkla tarafımıza sorular gelmektedir. Bu konuda daha fazla bilgi ve hukuki destek için boşanma avukatı Ankara bölgesindeki uzmanlardan yardım almak önemlidir.
Eşten habersiz ev satılır mı?
Tapuda aile konutu şerhi bulunan evin eşi rızası olmadan satılması mümkün değildir. Yani eşin rızası yoksa ev satılamaz, ev satış işlemi için her iki eşin rızası gerekmektedir. Eşlerin bu anlamda aile konutu şerhini tapuya işlemleri diğer eşin habersiz ev satmasını önleyici bir tedbir olacaktır. Aile konutu şerhi hakkında detaylı yazımıza linkten ulaşabilirsiniz.
Bu kapsamda eşin, aile kontu şerhi olan evi, diğer eşten habersiz satmasının önüne geçilmesi mümkündür. Ancak eşin, aile konutu vasfı olmayan mal varlığının diğer eşten habersiz satması ayrı konu oluşturmaktadır. Yargıtay yapmış olduğu dava incelemesinde eşin ev satışında rızasının olmadığı, başka bir söyleyişle eşin kendi üzerine kayıtlı evi habersizce satmasını güven sarsıcı davranış olarak kabul etmiştir.
Ayrıca habersiz ev satışının kusur nedeni olarak tazminat gerektirdiğini bildirmiştir. Yani eşten habersiz ev satılması hem boşanma gerekçesi olacak hem de diğer koşullar var ise tazminat nedeni olacaktır.
Bu konuda daha fazla bilgi ve hukuki destek için Ankara boşanma avukatı ile iletişime geçmek faydalı olacaktır.
Yargıtay Kararı;
Özeti: Uyuşmazlık, boşanma davasında maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Erkeğe “kendi adına kayıtlı taşınmazı eşinin görüşünü almadan sattığı” vakıasının kusur olarak yüklenildiği, kadından habersiz yapılan bu eylemin ekonomik anlamda güven sarsıcı davranış niteliğinde olduğu, belirlenen ve gerçekleşen bu kusurun kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun ilgili maddesinin koşulları kadın yararına oluşmuştur. Kadının yararına uygun miktarda manevî tazminat hükmedilmesi gerekmektedir.
Taraflar arasındaki erkek vekili tarafından açılan 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (4721 sayılı Kanun) 164 üncü maddesinde yer alan terk nedene dayalı ve 166 ncı maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedene dayalı dava ile kadın vekili tarafından açılan 4721 sayılı Kanun’un 166 ncı maddesinde yer alan evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedenine dayalı boşanma ve ferilerine ilişkin karşılıklı boşanma davaları dolasıyla yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davacı-davalı erkek tarafından açılan 4721 sayılı Kanun’un 164 üncü maddesine yer alan terk hukuksal nedenine dayalı boşanma davasının kabulü ile davalı-davacı kadının davasının reddine karar verilmiştir.
Kararın davalı-davacı kadın vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın erkeğin davasının reddine, kadının davasının kabulüne ve ferilerine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı-davalı erkek vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü: