Lilith Bardakçı, Osmanlı döneminden günümüze kadar İstanbul’un Şişli ve Beyoğlu bölgelerinde kullanılan Lubunca dilini kapsamlı bir şekilde araştırıyor. Bardakçı, “Lubunca bir anti-dildir” ifadesiyle, dili yalnızca sözcüklerin anlamları olarak değil, aynı zamanda cinsiyet, kimlik ve toplumla olan ilişkisi üzerinden de değerlendiriyor.
Google’da Lubunca hakkında kısa bilgiler bulunsa da, Bardakçı’ya göre Lubunca’nın yapısı çok daha karmaşıktır. Bu anti-dilin cinsiyet ve kimlik üzerine olan etkilerini inceleyen Bardakçı, dilbilim bölümünde master öğrencisi olarak Lubunca’nın toplumsal dinamiklerini ve bu dili kullanan topluluğun deneyimlerini araştırıyor.
Bardakçı’nın kendi sosyal hayatında da Lubunca’ya yer verdiğini belirten Bardakçı, bu dili günlük yaşantısında sıkça kullanıyor ve bu sayede Lubunca’nın doğal kullanımını gözlemleme fırsatı buluyor. Ancak, Bardakçı Lubunca’nın sadece belirli bir topluluk tarafından kullanılmasına rağmen, farklı gruplar tarafından da kullanıldığını ve bu kullanımın bazen yanlış anlaşıldığını belirtiyor.
Bardakçı’nın tezinin başlığı, “Lubunca’nın Dokümantasyonu ve Karakterizasyonu” olacak. Bu çalışma, Lubunca’nın karakteristik özelliklerini, tarihsel gelişimini ve bu dilin toplumsal dinamiklerle olan ilişkisini derinlemesine inceleyecek.
Lubunca’nın Türkiye’deki kullanımı dışında, Berlin gibi başka şehirlerde de Lubunca konuşan topluluklar olduğuna dikkat çeken Bardakçı, bu farklı bölgelerdeki kullanımların da araştırma kapsamında ele alınması gerektiğini vurguluyor.
Son olarak Bardakçı, Lubunca’nın Türkçeyle eşdeğer bir dil varyasyonu olduğunu, ancak bu dilin sahip olduğu değerlerin, gerçekliklerin ve ifade edilen şeylerin Türkçeden farklı olduğunu belirtiyor. Lubunca’nın toplumsal hiyerarşisi de farklılık gösteriyor; bu dili konuşan topluluk içinde kadınlar yüceltilirken, erkekler geri planda kalıyor.