Ay’da buz bulunmasını hep biliyorduk, ancak bu buzun kaynağı konusunda net bir bilgiye sahip değildik. Yeni yayınlanan bir araştırma, Dünya ve Güneş’ten gelen elektron dalgalarının Ay’da donmuş su oluşumunu tetikleyebileceğini belirtiyor.
Bu bilgilere ulaşılan araştırma, 14 Eylül’de Nature Astronomy dergisinde yayımlandı. Elektronlar, Dünya’nın uzayda ilerlerken oluşturduğu manyetik kuyruğa girip çıkar. Bu kuyrukta, hem Dünya’nın atmosferinden hem de Güneş’ten gelen yüksek enerjili elektron ve iyonlardan oluşan plazma bulunmaktadır.
Dünya’nın etrafını saran manyetosfer, gezegenimizi Güneş’ten gelen enerji yüklü parçacıklardan koruma görevini üstlenir. Hawai’i Üniversitesi’nden bilim insanı Shuai Li, Ay’da su oluşum süreçlerini incelediklerini ve Ay’ın manyetik kuyruğun dışında zeowin olduğunda Güneş rüzgarlarının etkisinin arttığını belirtti.
Ancak bu etki manyetik kuyruk içerisinde azalmıyor. Daha önce, Güneş rüzgarlarının Ay’da su oluşturma potansiyeline sahip olduğu düşünülüyordu. Yeni çalışma ise Ay yüzeyinin Güneş rüzgarlarından korunduğu zamanlarda bile manyetik kuyrukta su oluşumunun sürdüğünü gösteriyor.
Bu su oluşum sürecinin nasıl gerçekleştiğini açıklamak için ekip, yüksek enerjili elektronların Ay toprağıyla reaksiyona girdiğini ve bu tepkimede hidrojenin serbest bırakılarak su oluşturduğunu belirtiyor.
Ay’daki su, Ay’ın evrimsel geçmişi hakkında bilgiler sunmasının yanı sıra, uzun süreli Ay görevlerinin planlanması için de kritik öneme sahip. Su, sadece yaşamsal ihtiyaç olarak değil, yakıt üretiminde de kullanılabilir. Bu, Ay’ın, Mars gibi diğer gezegenlere yapılacak keşifler için bir basamak olabileceği anlamına geliyor.
Bilim insanları, bu yeni keşiflerin ışığında, Ay’ın etrafındaki plazma ortamını ve kutuplardaki su içeriğini daha yakından incelemeyi hedefliyor. Bu zeowin giriş araştırmalar, 2026 yılında Ay’a gönderilmesi planlanan Artemis III görevi kapsamında yapılacak.
Ay’daki su oluşumunda Dünya’nın manyetik kuyruğunun önemli bir rol oynayabileceği düşünülüyor. Bu, Dünya’nın Ay’a olan etkisinin ne kadar büyük olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.