Hangi maddeler için dava açılmıştı
Birinci davada:
-11. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “…en az 10…” ve “Özel öğretim kurumları…” ibarelerinin,
– 58. maddesinin 2/ç bendinde yer alan “Gerektiğinde cumartesi ve pazar günlerinde de yapılabilir.” ibaresinin,
– 64. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ve “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibarelerinin,
– 94. maddesinin üçüncü fıkrasının,
– 164. maddesinin ikinci fıkrasının (ç) ve (l) bentlerinin, üçüncü fıkrasının (k) bendinin, ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…veya sosyal medya üzerinden…” ibaresinin, üçüncü fıkrasının (r) bendinde yer alan “…sosyal medya yoluyla…” ibaresinin, ikinci fıkrasının (ğ), üçüncü fıkrasının (m) ve dördüncü fıkrasının (l) bentlerinde yer alan “…veya sosyal medya yoluyla…” ibarelerinin iptali istenilmiştir.
İkinci davada
23. maddesinin 2. fıkrasına eklenen (h) bendinin,
2- 30. maddenin 1. fıkrasındaki “en az 70” ibaresinin,
3- 88. maddesinin 8. fıkrasının ve
4- 91. maddesinin 2. fıkrasının (ğ) bendinin iptali istenilmiştir.
Bazı maddeler iptal edildi
-“Okul birincilerinin tespiti” başlıklı 64. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ve “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibareleri yönünden İPTALİNE oybirliği ile;
-“Diğer personel” başlıklı 94. maddesinin 3. Fıkrası yönünden davanın REDDİNE oybirliği ile;
-.”Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller” başlıklı 164. Maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi yönünden İPTALİNE oybirliği ile;
-.”Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller” başlıklı 164. maddesinin 2. fıkrasının (l) bendi yönünden İPTALİNE oybirliği ile;
-23. maddenin 2. fıkrasının (h) bendinin İPTALİNE,
Bu şekilde İDDK’dan çıkması kesin
He iki davada verilen kararlar daha önceden İDDK tarafından bozulduğu ve bozma kararına uygun verildiği için İDDK tarafından onaylanması beklenmektedir.
T.C.
DANIŞTAY
SEKİZİNCİ DAİRE
Esas No: 2021/7208
Karar No: 2022/3321
DAVACI : …Sendikası
VEKİLİ : Av. …
DAVALI : …Bakanlığı
VEKİLİ : Av. …
DAVANIN KONUSU:
07/09/2013 gün ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin, 01/07/2015 tarih ve 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik;
1- 11. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “…en az 10…” ve “Özel öğretim kurumları…” ibarelerinin,
2- 58. maddesinin 2/ç bendinde yer alan “Gerektiğinde cumartesi ve pazar günlerinde de yapılabilir.” ibaresinin,
3- 64. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ve “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibarelerinin,
4- 94. maddesinin üçüncü fıkrasının,
5- 164. maddesinin ikinci fıkrasının (ç) ve (l) bentlerinin, üçüncü fıkrasının (k) bendinin, ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…veya sosyal medya üzerinden…” ibaresinin, üçüncü fıkrasının (r) bendinde yer alan “…sosyal medya yoluyla…” ibaresinin, ikinci fıkrasının (ğ), üçüncü fıkrasının (m) ve dördüncü fıkrasının (l) bentlerinde yer alan “…veya sosyal medya yoluyla…” ibarelerinin iptali istenilmektedir.
DAVACININ İDDİALARI:
Seçmeli ders seçme amacına aykırı olarak öğrencilerin belirli dersleri seçmeye zorlandığı, asgari talep sayısı belirlenmesinin, Türk milli eğitim sisteminin amacı olan öğrencilerin ilgi, yetenekleri doğrultusunda imkanlar ölçüsünde tercih yapma hakkı kısıtlandığı, seçmeli dersin amacına aykırı bir şekilde öğrencilerin seçmediği derslere yerleştirildiği, sorumluluk sınavlarının dersleri aksatmayacak şekilde hafta içinde yapılmasının yanında, öğretmenlerin ve tüm kamu görevlilerinin genel tatil günü olan cumartesi ve pazar günleri bu sınavların yapılabileceği düzenlenmesinin “angarya yasaktır.” ilkesinin ihlali niteliğinde olduğu, düzenlemedki “gerekli hallerin” neler olduğunun belirtilmediği, ve mesai dışındaki çalışmaların nasıl ücretlendirileceği konusunda bir açıklamanın olmadığı, okul birincisinin belirlenmesi noktasında okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna sınırsız bir yetki tanındığı, hizmet satın alma yoluyla çalıştırılacak personelin giderlerinin bütçe dışı kaynaklarca karşılanmayacağına ilişkin hükme yer verilmediği, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının Anayasal bir hak olduğu ve ancak kanunla sınırlanabileceği, kişiden kişiye değişen ve sınırları hiç kimse tarafından çizilip belirlenemeyecek milli ve manevi değerlere, genel ahlak ve adaba uygun olmayan, yanlış algı oluşturabilecek tutum ve davranışların disiplin soruşturmasına konu edilemeyeceği iddia edilmektedir.
DAVALININ SAVUNMASI:
Seçmeli derslerin sayı sınırlandırmasına tabii tutulmasının kamu kaynaklarını etkili kullanmaya yönelik bir politika olduğu, öğrenci yeter sayısı aranmadan her seçmeli ders için oluşan öğrenci grubunun yeni bir sınıf olduğu dikkate alındığında, okulların fiziki ortamlarının yetersiz kalacağı gibi öğretmen ihtiyacının da katlanarak artacağı; kaldı ki, zorunlu hallerde öğrenci yeter sayısı bulunamadığı için kendi okulunda açılamayan seçmeli derslerin …tarih ve …sayılı Müsteşarlık Emri doğrultusunda birden fazla okul öğrencileri için merkezi bir okulda açılabilme imkanı da bulunduğu, ayrıca; düzenlemede yer alan ve dava konusu edilen “Özel öğretim kurumları ibaresinin” değişikliğe uğramadığı, öncesinde de mevcut olduğu sadece kapsamının genişletildiği, seçmeli dersin öğretime açılması için aranan ve bir sınıftaki öğrenci sayısının yaklaşık 1/3’üne tekabül eden 10 öğrencinin makul bir sayı olduğu, sınav görevinin öğretmenlerin asli görevleri arasında yer aldığı, Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’ın 12/1. maddesinde, öğretmenlere sınav gözcülüğü için 5 saat ek ders ücreti ödeneceğinin düzenlendiği, okul birincisinin belirlenmesinde sadece mezuniyet notunun değil sosyal, kültürel, sportif ve ahlaki başarının da dikkate alınması gerektiği, okulların tek gelir kaynağının bağış ve yardımlar olmadığı, söz konusu maddenin personele ödenecek ücretin kaynağını değil iş ve işçi güvenliğinin sağlanması için sözleşme yapılması zorunluluğunu düzenlediği, izinsiz gösteri, etkinlik ve toplantıya ilişkin disiplin hükmünün okul içindeki davranışlara ilişkin olduğu, iznin eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksamaması için arandığı, dava konusu düzenlemelerin üst hukuk normlarına uygun olduğu ileri sürülerek, davanın reddi gerektiği savunulmaktadır.
DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ DÜŞÜNCESİ:
Bozma kararına uyularak kısmen davanın reddi, kısmen dava konusu işlemin iptali gerektiği düşünülmektedir.
DANIŞTAY SAVCISI DÜŞÜNCESİ:
Dava, 07/09/2013 gün ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin, 01/07/2015 tarih ve 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik 11. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “…en az 10…” ve “Özel öğretim kurumları…” ibarelerinin, 58. maddesinin 2/ç bendinde yer alan “Gerektiğinde cumartesi ve pazar günlerinde de yapılabilir.” ibaresinin, 64. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ve “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibarelerinin, 94. maddesinin üçüncü fıkrasının, 164. maddesinin ikinci fıkrasının (ç) ve (l) bentlerinin, üçüncü fıkrasının (k) bendinin, ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…veya sosyal medya üzerinden…” ibaresinin, üçüncü fıkrasının (r) bendinde yer alan “…sosyal medya yoluyla…” ibaresinin, ikinci fıkrasının (ğ), üçüncü fıkrasının (m) ve dördüncü fıkrasının (l) bentlerinde yer alan “…veya sosyal medya yoluyla…” ibarelerinin iptali istemiyle açılmış, Danıştay 8. Dairesinin 25/06/2019 tarih ve E.2015/9937,K.2019/6006 sayılı kararıyla, anılan yönetmeliğin 11. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “…en az 10…” ve “Özel öğretim kurumları…” ibareleri ve 58. maddesinin 2/ç bendinde yer alan “Gerektiğinde cumartesi ve pazar günlerinde de yapılabilir.” ibaresi yönünden davanın reddine, “Okul birincilerinin tespiti” başlıklı 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ibaresi ile “…on puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibareleri yönünden karar verilmesine yer olmadığına, 94. maddesinin üçüncü fıkrasının, 164. maddesinin ikinci fıkrasının (ç) ve (l) bentlerinin, üçüncü fıkrasının (k) bendinin, ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…veya sosyal medya üzerinden…” ibaresinin, üçüncü fıkrasının (r) bendinde yer alan “…sosyal medya yoluyla…” ibaresinin, ikinci fıkrasının (ğ), üçüncü fıkrasının (m) ve dördüncü fıkrasının (l) bentlerinde yer alan “…veya sosyal medya yoluyla…” ibareleri yönünden davanın ehliyet yönünden reddine karar verildiği, bu kararın temyiz edilmesi üzerine yapılan inceleme sonunda Danıştay İdari Dava Daireleri Kururlu’nun 02/06/2021 tarih ve E.2019/3426,K.2021/1126 sayılı kararıyla Danıştay Sekizinci ve İkinci Daireleri Müşterek Kurulunun temyize konu 25/06/2019 tarih ve E:2015/9937, K:2019/6006 sayılı kararının davanın reddine ilişkin kısmının onanmasına, anılan kararın davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmı ile karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kısmının bozulmasına karar verilmiş, davanın reddine ilişkin kısım kesinleşmiştir.
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 50. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, temyiz üzerine Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca verilen kararlara uyulması zorunlu olduğundan, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bozma gerekçesi gözetilerek dosyanın incelenmesine geçildi.
07/09/2013 gün ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin, 01/07/2015 gün ve 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 16. maddesi ile değişik “Okul birincilerinin tespiti” başlıklı 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ibaresi ile “…on puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibarelerinin iptali istemi yönünden yapılan incelemede;
64. maddenin 1. fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ibaresi yönünden;
Anılan yönetmeliğin “Okul birincilerinin tespiti” başlıklı 64. maddesinin 1. fıkrasının ilk halinde; “Ders kesiminde, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak mezuniyet puanı en yüksek olan öğrenci öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edilir. Bütün derslerden başarılı olmasına rağmen stajını tamamlamayan öğrencilerle davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş öğrenciler okul birincisi olamaz.” düzenlemesine yer verilmiştir.
13/09/2014 tarih ve 2014 tarih ve 29118 sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmeliğin 34. Maddesi ile anılan yönetmeliğin 64/1. Maddesi ” Ders kesiminde, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak mezuniyet puanı en yüksek olan öğrenci öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edilir. Ancak, bütün derslerden başarılı olmasına rağmen stajını tamamlamayan öğrenciler, davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş öğrenciler ile mezun olduğu ders yılının tamamını bulunduğu okulda okumayan öğrenciler okul birincisi olamaz.” şeklinde değiştirilmiştir.
Söz konusu maddede yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ibaresinin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay 8. Dairesinin 2014/6589 Esas sayılı 27/11/2014 tarihli kararıyla, “davranış puanının iade edilmesine doğrudan, okul birincisinin belirlenmesine ise dolaylı etkisi bulunan okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna dava konusu düzenleme ile okul birincisinin belirlenmesi noktasında geniş bir yetki verildiği, başarının ölçülmesinde objektif ölçme ve değerlendirme metotlarının önüne geçerek subjektif ve keyfi uygulamalara sebebiyet verebilecek olan bu durumun Milli eğitim sisteminin amacına, ilkelerine ve hukuka aykırı bulunduğu” gerekçesiyle bahse konu ibarenin yürütmesi durdurulmuş, bu karara yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 01/07/2015 gün ve YD İtiraz No:2015/351 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
1.07.2015 tarih ve 29403 sayılı resmi gazetede yayımlanan Yönetmeliğin 16. maddesiyle bahse konu 64. maddenin 1. fıkrasında değişiklik yapılarak, “Ders kesiminde, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak mezuniyet puanı en yüksek olan öğrenci öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edilir. Ancak, bütün derslerden başarılı olmasına rağmen stajını tamamlamayanlar, 10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile mezun olduğu ders yılının tamamını bulunduğu okulda okumayan öğrenciler okul birincisi olamaz.” şeklinde yeniden düzenleme yapılmış, yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiş olan aynı ibareler yeniden getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, Danıştay Sekizinci Dairesince 01/03/2016 tarih ve E:2015/9937 sayılı kararıyla 07/09/2013 tarih ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 01/07/2015 tarih ve 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelik ile değişik 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak” ve “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibareleri hukuka aykırı bulunarak, bu kısımlar yönünden yürütmenin durdurulması isteminin kabulüne karar verildiği, davalı idare tarafından bu karara yapılan itirazın Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 08/06/2016 tarih ve YD İtiraz No:2016/320 sayılı kararı ile reddedildiği, davalı idarece söz konusu yargı kararının uygulanması amacıyla 28/10/2016 tarih ve 29871 sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmeliğin 25. maddesi ile de Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 64/1. maddesi ” Ders kesiminde, mezuniyet puanı en yüksek olan öğrenci öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edilir. Ancak bütün derslerden başarılı olmasına rağmen stajını tamamlamayanlar, mezun olduğu ders yılının tamamını bulunduğu okulda okumayan öğrenciler okul birincisi olamaz.” şeklinde değiştirildigi, daha sonra 01/09/2018 tarih ve 30522 sayılı resmi gazetede yayımlanan yönetmeliğin 28.maddesi ile anılan yönetmeliğin 64/1. maddesi bu kez ” Ders kesiminde, dört yıllık eğitim ve öğretim yılına ait mezuniyet puanı en yüksek olan öğrenci öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edilir. Ancak bütün derslerden başarılı olmasına rağmen stajını tamamlamayanlar, mezun olduğu ders yılının tamamını bulunduğu okulda okumayan öğrenciler okul birincisi olamaz.” şeklinde değiştirildiği, iptali istenen anılan ibarelerin madde metninden çıkarıldığı görülmektedir.
Bu durumda, yargı kararının yerine getirilmesi amacıyla, 1.3.2016 tarihinde verilen Yürütmenin Durdurulması kararından sonra Anayasal ve yasal zorunluluk nedeniyle dava konusu Yönetmelik’te değişiklik yapıldığı anlaşıldığından, Yönetmeliğin 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ” okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak ” ve ” 10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile” ibareleri bakımından davanın konusuz kaldığından söz edilemeyeceğinden, dava konusu düzenleme hakkında işin esasına girilerek inceleme yapılması gerekmektedir.
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 6. maddesinde; fertlerin, eğitimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilecekleri, Milli eğitim sisteminin, her bakımdan, bu yöneltmeyi gerçekleştirecek biçimde düzenleneceği, yöneltmede ve başarının ölçülmesinde rehberlik hizmetlerinden ve objektif ölçme ve değerlendirme metotlarından yararlanılacağı hükme bağlanmıştır.
Anılan Yönetmeliğin 164. maddesinde disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller sayılmış olup,170. maddesinde de, her ders yılı başında öğrencilerin davranış puanının 100 olacağı, ceza alan öğrencilerin davranış puanlarından, kınama cezası için 10, okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezası için 20, okul değiştirme cezası için 40, örgün eğitim dışına çıkarma cezası için 80 puanın indirileceği hükmüne yer verilmiş; 171. maddesinde ise, ceza alan ve davranış puanı indirilmiş olan ancak davranışları olumlu yönde değişen, iyi halleri görülen ve olumsuz davranışları tekrarlamayan öğrencilerin durumlarının, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunca daha sonraki dönemde/dönemlerde değerlendirileceği, cezalarının kaldırılması ve davranış puanlarının iadesi öngörülen öğrencilerin öğretmenler kuruluna sunulacağı, öğretmenler kurulunca cezası kaldırılan ve davranış puanı iade edilen öğrencilerin yeni durumlarının e-Okul sistemine işleneceği düzenlenmiştir.
Yukarıda aktarılan yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, Milli eğitim sisteminin amaçlarından biri de, başarının tespitinde adil ve objektif bir değerlendirme yaparak öğrencilerin daha başarılı olma yolunda enerji ve isteğinin artırılmasıdır.
Dava konusu yönetmelikte ise, başarı ile disiplin, ahlaki ve manevi değerler arasında sıkı bir ilişki olduğuna vurgu yapılmış ve okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak mezuniyet puanı en yüksek olan öğrencinin öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edileceği, ancak davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş öğrencilerin okul birincisi olamayacağı düzenlenmiş ise de, disiplin ve ahlaktan daha ziyade başarıya bağlı okul birinciliği, yükseköğretime girişte ek kontenjan ayrılarak ödüllendirilen başarı ile ilgili bir durumdur.
Öte yandan, davranış puanının iade edilmesine doğrudan, okul birincisinin belirlenmesine ise dolaylı etkisi bulunan okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna dava konusu düzenleme ile okul birincisinin belirlenmesi noktasında geniş bir yetki verildiği görülmüş olup, bu durum başarının ölçülmesinde objektif ölçme ve değerlendirme metotlarının önüne geçerek subjektif ve keyfi uygulamalara sebebiyet verebilecektir.
Bununla birlikte, Yönetmeliğin 164. ve 170.maddeleri uyarınca kınama cezası gerektiren Okulu, okul eşyasını ve çevresini kirletmek, Okul yönetimi veya öğretmenler tarafından verilen eğitim ve öğretime ilişkin görevleri yapmamak, Kılık-kıyafete ilişkin mevzuat hükümlerine uymamak gibi basit fiilleri işleyen bir öğrencinin dahi, maddede belirtilen fiilleri işlemesi nedeniyle davranış puanının düşürülmesi ve okul öğrenci disiplin kurulunca da puanının iade edilmemesi durumunda okul birincisi olamamasının mümkün olmasının, başarının objektif ölçme ve değerlendirme metotlarıyla ölçülmesini hükme bağlayan yasal düzenlemeye açık bir aykırılık oluşturacağı sonucuna ulaşılmıştır.
Söz konusu yönetmeliğin 64/1.maddedsinde yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ibaresinin iptali istemiyle açılan davada; Danıştay 8. Dairesinin 2014/6589 Esas sayılı 27/11/2014 tarihli kararıyla, “davranış puanının iade edilmesine doğrudan, okul birincisinin belirlenmesine ise dolaylı etkisi bulunan okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna dava konusu düzenleme ile okul birincisinin belirlenmesi noktasında geniş bir yetki verildiği, başarının ölçülmesinde objektif ölçme ve değerlendirme metotlarının önüne geçerek subjektif ve keyfi uygulamalara sebebiyet verebilecek olan bu durumun Milli eğitim sisteminin amacına, ilkelerine ve hukuka aykırı bulunduğu” gerekçesiyle bahse konu ibarenin yürütmesi durdurulmuş, bu karara yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 01/07/2015 gün ve YD İtiraz No:2015/351 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
2) 64. Maddenin 1. fıkrasında yer alan “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibaresine gelince
Kanun koyucu ve idareler, düzenlemeler yaparken hukuk devleti ilkesinin bir gereği olan ölçülülük ilkesiyle bağlıdır. Bu ilke ise “elverişlilik”, “gereklilik” ve “orantılılık” olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. “elverişlilik”, başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç için elverişli olmasını, “gereklilik” başvurulan önlemin ulaşılmak istenen amaç bakımından gerekli olmasını “orantılılık” ise başvurulan önlem ve ulaşılmak istenen amaç arasında olması gereken ölçüyü ifade etmektedir. Bir kurala uyulmaması nedeniyle kanun koyucu veya idareler tarafından öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında da “ölçülülük ilkesi” gereğince makul bir dengenin bulunması zorunludur.
Başka bir anlatımla, hukuk devletinin unsurlarından olan “ölçülülük ilkesi” nedeniyle Devlet, kural ihlali nedeniyle öngörülen yaptırım ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir denge kurmak zorundadır.
Yukarıda izah edildiği üzere kınama cezası gerektiren basit fiilleri işleyen öğrencinin dahi maddede belirtilen fiilleri işlemesi nedeniyle Yönetmeliğin 164. ve 170.maddeleri uyarınca davranış puanı düşürülmesi ve okul öğrenci disiplin kurulunca da puanı iade edilmemesi durumunda okul birincisi olamamasının mümkün olması karşısında, davalı idarece, disiplin ve ahlaktan daha ziyade başarıya bağlı olan okul birinciliğine engel teşkil edecek hallerin, davranış puanı veya disiplin cezası olarak değil, fiil bazında belirlenmesi ve öğrencilerin okul birinciliğinin önüne geçebilecek, onun başarısını ikincil durumda bırakabilecek nitelik ve ağırlıkta bulunan fiillerin tek tek sayılması belirlilik ilkesi ile sistemin getiriliş amacına uygun düşecektir.
Bu itibarla, ortaöğretim kurumlarında sadece akademik yönden değil ahlaki ve manevi değerler bakımından da başarıya ulaşabilmesi için davaya konu düzenleme yapılmış ise de, bu düzenlemede okul birinciliğine engel teşkil edebilecek nitelik ve ağırlıkta bulunmayan eylemleri gerçekleştiren öğrencilerin okul birincisi olamamasına neden olabilecek şekilde getirilen yaptırımın, ulaşılmak istenen amaç karşısında orantılı bir tedbir olduğu söylenemez.
Bu durumda, Yönetmeliğin 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibaresinde milli eğitim sisteminin amacına, ilkelerine ve hukuk devletinin bir gereği olan ölçülülük ilkesine uyarlık bulunmamaktadır.
“Diğer personel” başlıklı 94. Maddenin (3). fıkrasına gelince;
Dava konusu yönetmeliğin 94. maddesinin 3. fıkrasında, 01/07/2015 tarihinde yapılan değişiklikten önce mevcut halinde; “Kadrolu personel dışında, ücretleri genel bütçe veya bütçe dışı kaynaklarla karşılanarak hizmet satın alma yoluyla çalıştırılacak personelin görevlerine ilişkin esas ve usuller sözleşmeyle belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiş, bu düzenlemedeki “.veya bütçe dışı kaynaklarca.” ibaresi, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yürütülen ortaöğretim hizmetinin zorunlu ve parasız olduğu, bu hizmetin karşılığı olarak veya kamu hizmetleriyle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanamayacağı, bu düzenlemenin okullarda kadrolu personelin yetersiz kaldığı ve genel bütçe ile sözleşmeli personel için yeterli ödenek ayrılmadığı hallerde velilerden eğitim hizmetinin karşılığı olarak veya bu hizmetlerle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanmasına neden olabileceği, bu itibarla, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyette bulunan ve kamu hizmeti gören ortaöğretim kurumlarında kadrolu personel dışında, hizmet satın alma yoluyla sözleşme ile çalıştırılacak personelin ücretlerinin, “genel bütçe” dışında, içeriği, kapsamı, dayanağı ve elde edilme yöntemi belli olmayan “bütçe dışı kaynaklarca” karşılanmasının öngörülmesinde, hukuki isabet görülmediği belirtilerek yönetmeliğin 94. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “.veya bütçe dışı kaynaklarca.” ibaresi 5018 sayılı Kanun’un 40. maddesine aykırı olduğu gerekçesiyle Danıştay 8. Dairesinin 27.11.2014 günü. E;2014/6589 sayılı kararıyla yürütmesi durdurulmuş, bu karara yapılan itiraz da Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 01/07/2015 gün ve YD İtiraz No:2015/351 sayılı kararı ile reddedilmiştir.
Bu kararın geriğinin yerine getirilmesi amacıyla, 01/07/2015 gün ve 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 21. maddesi ile anılan yönetmeliğin dava konusu 94. maddesinin 3. Fıkrası “Hizmet satın alma yoluyla çalıştırılacak personelin görevlerine ilişkin esas ve usuller sözleşmeyle belirlenir” şeklinde değiştirilmiştir.
Dava konusu yönetmelik hükmü incelendiğinde, getirilen yönetmelik hükmünün Danıştay 8. Dairesinin söz konusu yürütmenin durdurulmasına ilişkin 27.11.2014 günü. E;2014/6589 sayılı kararına uygun olarak düzenlendiği, dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.
Yönetmeliğin 164. maddesinin disiplin cezası verilmesi gereken fiilleri düzenleyen 2. fıkrasının (ç) bendindeki” İzinsiz gösteri, etkinlik ve toplantı düzenlemek, bu tür gösteri, etkinlik ve toplantılara katılmak,”, 3. fıkrasının (k) bendindeki” Eğitim ve öğretim ortamında; siyasi ve ideolojik amaçlı eylem düzenlemek, başkalarını bu gibi eylemler düzenlemeye kışkırtmak, düzenlenmiş eylemlere katılmak,” düzenlemeleri ile, 164. Maddenin 2. Fıkrası a bendindeki “Kişilere, arkadaşlarına, okul yöneticilerine, öğretmenlerine ve diğer çalışanlarına karşı okul içinde ve dışında sözle, davranışla veya sosyal medya üzerinden hakaret etmek, hakareti paylaşmak, yaymak veya başkalarını bu davranışa kışkırtmak,”; ğ bendindeki “Bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla eğitim ve öğretim faaliyetlerine ve kişilere zarar vermek,”; 3. fıkrası m bendindeki, “Bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla eğitim ve öğretimi engellemek, kişilere ağır derecede maddi ve manevi zarar vermek”; r bendindeki, “Kişilere, arkadaşlarına ve okul çalışanlarına; söz ve davranışlarla sarkıntılık yapmak, iftira etmek, başkalarını bu davranışlara kışkırtmak veya zorlamak, yapılan bu fiilleri sosyal medya yoluyla paylaşmak, yaymak,”; 4. fıkrası l bendindeki, “Bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla; bölücü, yıkıcı, ahlak dışı ve şiddeti özendiren sesli, sözlü, yazılı ve görüntülü içerikler oluşturmak, bunları çoğaltmak, yaymak ve ticaretini yapmak.” hükümlerinde geçen ” veya sosyal medya üzerinden”, “veya sosyal medya yoluyla” ibarelerinin iptali istemi yönünden yapılan incelemede;
“Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller” başlıklı 164. maddenin 2. fıkrası (ç) bendinde;” İzinsiz gösteri, etkinlik ve toplantı düzenlemek, bu tür gösteri, etkinlik ve toplantılara katılmak” fiili “okuldan 1-5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma” cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında sayılmıştır.
Aynı Yönetmeliğin 164. maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendinde, “Okul binası, eklenti ve donanımlarına, arkadaşlarının araç-gerecine siyasi, ideolojik veya müstehcen amaçlı yazılar yazmak, resim veya semboller çizmek” fiili, okuldan 1-5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında; aynı maddenin üçüncü fıkrasının (h) bendinde, “Eğitim ve öğretim ortamına yaralayıcı, öldürücü silah ve patlayıcı madde ile her türlü aletleri getirmek veya bunları bulundurmak” ve (k) bendinde, “Eğitim ve öğretim ortamında; siyasi ve ideolojik amaçlı eylem düzenlemek, başkalarını bu gibi eylemler düzenlemeye kışkırtmak, düzenlenmiş eylemlere katılmak” fiilleri ise, okul değiştirme cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında yer almaktadır.
Yönetmeliğin alıntısı yapılan diğer disiplin hükümlerinden de görüleceği üzere, bazı fiil ve davranışların “okul binası, eklenti ve donanımları” veya “eğitim ve öğretim ortamı” gibi ifadeler konulmak suretiyle ancak okul içinde gerçekleştirilmesi halinde disiplin cezasına konu edilebileceği düzenlenmiş, ancak davaya konusu yukarıda belirtilen düzenlemedeki fiillerin okul içi ve eklentileri yanında okul sınırları dışında veya özel alanda da işlenmesi halinde disiplin cezası yaptırımı ile karşılaşılmasına imkan verecek biçimde düzenlendiği görülmekte ise de;
“41. …Şüphesiz ki disiplin kuralları öğrencilerin okul dışındaki ifade ve eylemelerine tesir edecek ölçekte de uygulanabilir. Bununla birlikte öğrencilerin okul dışındaki ifade ve eylemlerine disiplin amacıyla müdahale imkanı oldukça dardır. Öğrencilerin eğitim kurumu dışındaki ifade ve eylemleri sebebi ile eğitim hakkına müdahale teşkil edecek nitelikte yaptırımlara maruz kalmaları ancak kurum dışında gerçekleşen eylemin kurum düzenini ciddi şekilde etkilemesi halinde mümkündür. …”(AYM,Ahmet Batur Başvurusu,Başvuru Numarası: 2018/20182,Karar Tarihi: 14/9/2021,R.G. Tarih ve Sayı: 24/11/2021 – 31669)
Dolayısıyla okulun ister dışında isterse içinde işlensin, öğrencinin eyleminin okulun düzenini ve faaliyetlerini hangi derecede etkilediği, ne şekilde bozduğu veya bozma tehlikesi meydana getirdiği ortaya konulmak suretiyle öğrenci hakkında disiplinsizlik teşkil eden eylemi nedeniyle disiplin cezası uygulanması mümkündür. Bu durumda 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanununun 2. maddesi kapsamında Eğitim ve öğretimin Milli Eğitimin amaçlarının gerçekleştirilmesi hedefi doğrultusunda sağlıklı, huzurlu ve verimli bir şekilde yapılabilmesini sağlamak amacıyla getirilen yukarıda belirtilen düzenlemelerde hukuka aykırılık görülmemiştir.
164. maddesinin 2. fıkrasının (l) bendine gelince;
01/07/2015 gün ve 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmeliğin 28. maddesi ile Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 164. maddesinde belirtilen “okuldan 1-5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma” cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasına “Milli ve manevi değerlere, genel ahlak ve adaba uygun olmayan, yanlış algı oluşturabilecek tutum ve davranışlarda bulunmak” şeklindeki (l) bendi eklenmiştir.
Dava konusu olayda Danıştay Sekizinci Dairesinin 01/03/2016 tarih ve E:2015/9937 sayılı kararıyla Yönetmeliğin 164. maddesinin ikinci fıkrasının (l) bendinde yer alan “…yanlış algı oluşturabilecek…” ibaresinde, hukuk devleti ile hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir.
28/10/2016 tarih ve 29871 sayılı resmi gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına ilişkin Yönetmeliğin 40. maddesi ile anılan yönetmeliğin 164. maddesinin 2. fıkrasının (l) bendi “Milli ve manevi değerlere, genel ahlak ve adaba uygun olmayan tutum ve davranışlarda bulunmak” şeklinde değiştirilmiş ise de; bu değişiklik işbu davada 8. Daire tarafından dava konusu hükmün bir kısmı için verilen 1.3.2016 tarihli yürütmenin durdurulması kararından sonra yapılmış olduğundan işin esasını incelemek gerekmiştir.
“Hukuki güvenlik” ile “belirlilik” ilkeleri, Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan “hukuki güvenlik ilkesi”, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. “Belirlilik ilkesi” ise, düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Bu bakımdan, düzenlemenin metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkan verecek düzeyde olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde düzenlemenin, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir.
Disiplin cezalarını düzenleyen söz konusu kuralda yer alan ve kişiden kişiye farklı bir anlam ifade eden “milli ve manevi değerler” ile “genel ahlak ve adap” kavramlarının muğlak ve objektiflikten uzak olduğu açıktır. Bu nedenle, okuldan 1 ila 5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma cezasını gerektiren fiil ve davranışların tespiti noktasında idarelere sınırları belli olmayan geniş bir takdir yetkisi tanıyan davaya konu kural, öğrenciler için öngörülebilir olmadığı gibi idarelerin keyfi yorum ve uygulamalarına karşı da yeterince koruma sağlayacak nitelikte olmadığından hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine de aykırı olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Disiplin cezalarını düzenleyen söz konusu kuralda yer alan ve duyu organlarıyla alınan bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelen “algı”nın kişiden kişiye farklı bir anlam ifade etmesi nedeniyle “yanlış algı oluşturabilecek tutum ve davranış” kavramının muğlak ve objektiflikten uzak olduğu açıktır. Bu nedenle, okuldan 1 ila 5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma cezasını gerektiren fiil ve davranışların tespiti noktasında idarelere sınırları belli olmayan geniş bir takdir yetkisi tanıyan davaya konu kural, öğrenciler için öngörülebilir olmadığı gibi idarelerin keyfi yorum ve uygulamalarına karşı da yeterince koruma sağlayacak nitelikte olmadığından hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine de aykırı bulunmaktadır.
Açıklanan nedenlerle, Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin, 01.07.2015 gün ve 29403 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Yönetmelikle değişik 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ve “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibarelerinin,, 164. maddesinin 2. fıkrasının (l) bendinin iptaline, dava konusu yönetmeliğin iptali istenen diğer maddeleri yönünden ise davanın reddine, karar verilmesinin uygun olacağı düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Hüküm veren Danıştay Sekizinci ve İkinci Dairelerince verilen 25/06/2019 tarih ve E:2015/9937, K:2019/6006 sayılı kararın, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 06/02/2021 tarih ve E:2019/3426, K:2021/11269 sayılı kararıyla;
Dava konusu Yönetmeliğin 164. maddesinin 2. fıkrasının (ç) ve (l) bentlerinin, 3. fıkrasının (k) bendinin, 2. fıkrasının (a) bendinde yer alan “veya sosyal medya üzerinden” ibaresinin, 3. fıkrasının (r) bendinde yer alan “sosyal medya yoluyla” ibaresinin, 2. fıkrasının (ğ), 3. fıkrasının (m) ve 4. fıkrasının (l) bentlerinde yer alan “veya sosyal medya yoluyla” ibareleri; 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak” ve “öğrencilerle davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş” ibareleri ile “Diğer personel” başlıklı 94. maddesinin 3. fıkrası yönünden kısmen bozulmasına; diğer kısmının onanmasına karar verildiği görüldüğünden, bozma kararına uyularak bozulan kısımlar yönünden 2575 sayılı Yasaya 3619 sayılı Yasayla eklenen Ek 1 maddesi hükmü uyarınca birlikte yapılan toplantıda Tetkik Hakiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü.
İNCELEME VE GEREKÇE:
2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun ‘Temyiz’ başlıklı 46. maddesinin 1. fıkrasında, Danıştay dava dairelerinin nihai kararlarının Danıştay’da temyiz edilebileceği; 2575 sayılı Danıştay Kanunu’nun ‘İdari ve vergi dava daireleri kurullarının görevleri’ başlıklı 38. maddesinde, İdari Dava Daireleri Kurulunca idari dava dairelerinden ilk derece mahkemesi olarak verilen kararların temyizen inceleneceği; 2577 sayılı Kanun’un ‘Temyiz incelemesi üzerine verilecek kararlar’ başlıklı 49. maddesinin 4. fıkrasında da, Danıştay’ın ilk derece mahkemesi olarak baktığı davaların temyizen incelenmesinde bu madde ile ısrar hariç 50. madde hükümlerinin kıyasen uygulanacağı kurala bağlanmıştır.
Yukarıda aktarılan mevzuat hükümleri uyarınca Danıştay Dava Dairelerinin ilk derece mahkemesi olarak verdiği kararların temyizen bozulması durumunda ısrar olanağı tanınmamıştır.
Bu nedenle, bozma kararı gözönünde bulundurularak, yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.
İlgili mevzuat:
.
HUKUKİ DEĞERLENDİRME
07/09/2013 tarih ve 28758 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Okul birincilerinin tespiti” başlıklı 64. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ve “…10 puandan fazla davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş olanlar ile…” ibareleri yönünden yapılan inceleme:
1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 6. maddesinde; fertlerin, eğitimleri süresince, ilgi, istidat ve kabiliyetleri ölçüsünde ve doğrultusunda çeşitli programlara veya okullara yöneltilerek yetiştirilecekleri, Milli eğitim sisteminin, her bakımdan, bu yöneltmeyi gerçekleştirecek biçimde düzenleneceği, yöneltmede ve başarının ölçülmesinde rehberlik hizmetlerinden ve objektif ölçme ve değerlendirme metotlarından yararlanılacağı hükme bağlanmıştır.
07/09/2013 gün ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Okul birincilerinin tespiti” başlıklı 64. maddesinin 1. fıkrasının dava açıldığı tarihteki halinde; “Ders kesiminde, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak mezuniyet puanı en yüksek olan öğrenci öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edilir. Bütün derslerden başarılı olmasına rağmen stajını tamamlamayan öğrencilerle davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş öğrenciler okul birincisi olamaz.” düzenlemesi yer almıştır.
Anılan Yönetmeliğin 164. maddesinde disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller sayılmış olup, 170. maddesinde de, her ders yılı başında öğrencilerin davranış puanının 100 olacağı, ceza alan öğrencilerin davranış puanlarından, kınama cezası için 10, okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezası için 20, okul değiştirme cezası için 40, örgün eğitim dışına çıkarma cezası için 80 puanın indirileceği hükmüne yer verilmiş; 171. maddesinde ise, ceza alan ve davranış puanı indirilmiş olan ancak davranışları olumlu yönde değişen, iyi halleri görülen ve olumsuz davranışları tekrarlamayan öğrencilerin durumlarının, okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunca daha sonraki dönemde/dönemlerde değerlendirileceği, cezalarının kaldırılması ve davranış puanlarının iadesi öngörülen öğrencilerin öğretmenler kuruluna sunulacağı, öğretmenler kurulunca cezası kaldırılan ve davranış puanı iade edilen öğrencilerin yeni durumlarının e-Okul sistemine işleneceği düzenlenmiştir.
Yukarıda aktarılan yasal düzenlemeden de anlaşılacağı üzere, milli eğitim sisteminin amaçlarından biri de, başarının tespitinde adil ve objektif bir değerlendirme yaparak öğrencilerin daha başarılı olma yolunda motivasyonunun artırılmasıdır.
Dava konusu Yönetmelikte ise, başarı ile disiplin ve ahlak arasında sıkı bir ilişki olduğuna vurgu yapılmış ve okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak mezuniyet puanı en yüksek olan öğrencinin öğretmenler kurulunca okul birincisi olarak tespit edileceği, ancak davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş öğrencilerin okul birincisi olamayacağı düzenlenmişse de, disiplin ve ahlaktan daha ziyade başarıya endeksli olan okul birinciliği, yükseköğretime girişte ek kontenjan ayrılarak ödüllendirilen başarı ile ilgili bir durumdur.
Öte yandan, davranış puanının iade edilmesine doğrudan, okul birincisinin belirlenmesine ise dolaylı etkisi bulunan okul öğrenci ödül ve disiplin kuruluna dava konusu düzenleme ile okul birincisinin belirlenmesi noktasında geniş bir yetki verildiği görülmüş olup, bu durum başarının ölçülmesinde objektif ölçme ve değerlendirme metotlarının önüne geçerek subjektif ve keyfi uygulamalara sebebiyet verebilecektir.
Bununla birlikte, Yönetmeliğin 164. maddesi uyarınca okulu, çevresini ve eşyasını kirleten, yapması gereken görevleri yapmayan, kılık-kıyafete ilişkin mevzuat hükümlerine uymayan, özürsüz devamsızlık yapan ve kaba ve saygısız davrananların kınama cezası ile cezalandırılacağı dikkate alındığında, belirtilen fiilleri işlemesi nedeniyle davranış puanı düşürülen ve okul öğrenci disiplin kurulunca da puanı iade edilmeyen öğrencinin okul birincisi olamaması durumu, başarının objektif ölçme ve değerlendirme metotlarıyla ölçülmesini hükme bağlayan yasal düzenlemeye açık bir aykırılık oluşturacaktır.
Bu durumda, Yönetmeliğin 64. maddesinin 1. fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüşü alınarak…” ibaresi ile “…öğrencilerle davranış puanı indirilmiş ve iade edilmemiş…” ibareleri milli eğitim sisteminin amacına, ilkelerine ve hukuka uygun olmadığından anılan ibarelerin iptali gerekmektedir.
07/09/2013 tarih ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Diğer personel” başlıklı 94. maddesinin 3. fıkrası yönünden yapılan inceleme:
Anayasanın “Eğitim ve öğrenim hakkı ve ödevi” başlıklı 42. maddesinde yer alan “İlköğretim kız ve erkek bütün vatandaşlar için zorunludur ve Devlet okullarında parasızdır.” hükmü gereği Milli eğitimde sekiz yıllık zorunlu eğitim sistemi uygulanmakta iken 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu’nun 26. maddesinde 30.03.2012 gün ve 6287 sayılı Kanun’un 10. maddesiyle bir değişiklik yapılmış ve “Ortaöğretim, ilköğretime dayalı, dört yıllık zorunlu, örgün veya yaygın öğrenim veren genel, mesleki ve teknik öğretim kurumlarının tümünü kapsar. Bu okulları bitirenlere ortaöğretim diploması verilir.” hükmü getirilmiştir.
Anayasanın “Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler” başlıklı 128. maddesinde ise, devletin, kamu iktisadi teşebbüsleri ve diğer kamu tüzelkişilerinin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü oldukları kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerin, memurlar ve diğer kamu görevlileri eliyle görüleceği, memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işlerinin kanunla düzenleneceği hükme bağlanmıştır.
07/09/2013 gün ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Diğer personel” başlıklı 94. maddesinin 3. fıkrasının işlem tarihinde yürürlükteki halinde; “Kadrolu personel dışında, ücretleri genel bütçe veya bütçe dışı kaynaklarca karşılanarak hizmet satın alma yoluyla çalıştırılacak personelin görevlerine ilişkin esas ve usuller sözleşmeyle belirlenir.” düzenlemesine yer verilmiş olup; Dairemizin 27/11/2014 tarih ve E:2014/6589 sayılı kararıyla; düzenlemenin, kamu hizmetinin bir kısmının hizmet satın alma yoluyla sözleşme ile çalıştırılacak personel eliyle gördürülebileceğini ve bunların ücretlerinin genel bütçe veya bütçe dışı kaynaklarca karşılanabileceğini düzenlendiği, bu durumun okullarda kadrolu personelin yetersiz kaldığı ve genel bütçe ile sözleşmeli personel için yeterli ödenek ayrılmadığı hallerde velilerden eğitim hizmetinin karşılığı olarak veya bu hizmetlerle ilişkilendirilerek bağış veya yardım toplanmasına neden olabileceği, Milli Eğitim Bakanlığına bağlı olarak faaliyette bulunan ve kamu hizmeti gören ortaöğretim kurumlarında kadrolu personel dışında, hizmet satın alma yoluyla sözleşme ile çalıştırılacak personelin ücretlerinin, “genel bütçe” dışında, içeriği, kapsamı, dayanağı ve elde edilme yöntemi belli olmayan “bütçe dışı kaynaklarca” karşılanmasının öngörülmesinde, hukuki isabet görülmediği gerekçesiyle yürütmenin durdurulması isteminin kabul edildiği görülmektedir.
Davalı idarece 01/07/2015 tarih ve 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 21. maddesiyle değişiklik yapılarak; hizmet satın alma yoluyla çalıştırılacak personelin görevlerine ilişkin esas ve usullerin sözleşmeyle belirleneceği kuralına yer verilerek düzenlemede yer alan ” ücretleri genel bütçe veya bütçe dışı kaynaklarca karşılanarak ” ibaresinin çıkarıldığı görülmektedir.
Davalı Sendika tarafından; 94. maddenin 3. fıkrasının iş güvencesiz personel çalıştırılmasına yol açacağı, eğitim kurumlarında görülen hizmetin asli ve sürekli olduğu bu nedenle kanunla düzenleme yapılması gerektiği iddia edilmekte olup; davalı idarece dava konusu hükmün, diğer personel giderlerine yönelik bir düzenleme içermediği, sadece iş güvenliğini güvence altına almak için “sözleşme” yapılması zorunluluğunu düzenlediği savunulmaktadır.
Yukarıda yer alan açıklamalar dikkate alındığında, dava konusu düzenleme uyarınca, okullarda; bakım, onarım ve uygulama sınıfları dahil alanlarıyla ilgili hizmetleri yürütmek, eğitim ve öğretim etkinliklerinde öğretmenlere yardımcı olmak üzere teknisyen, kütüphaneyle ilgili işleri yürütmek üzere kütüphane memuru, aracı bulunan okullarda şoför, temizlik hizmetlerini yürütmek üzere hizmetli, bahçeyle ilgili görevleri yürütmek üzere bahçıvan, okulun ısınma işlerini yürütmek üzere kaloriferci, bina ve tesisler ile araç ve gerecin güvenliğini sağlamak üzere gece bekçisi, koruma memuru veya güvenlik görevlisi, ambar ve depoyla ilgili görevleri yürütmek üzere ambar memuru, sağlık hizmetleri ve okul revirinin iş ve işlemlerini yürütmek üzere hemşire, yemekhanesi bulunan okullarda yemek çıkarılmasına yönelik iş ve işlemleri yürütmek üzere aşçı, ihtiyaç duyulan diğer alanlarda çalıştırılacak personel ile sözleşme imzalanarak, çalıştırılacak personelin görev tanımı ve kapsamı ile personelin sahip olduğu sosyal güvence, parasal ve özlük hakları vb. konularının taraflar arasında imzalanacak sözleşme hükümleri ile belirlenmesinin; “belirlilik, öngörülebilirlik ve hukuki güvenlik ilkelerinin” bir gereği olup; bu haliyle dava konusu düzenlemede hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
07/09/2013 tarih ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller” başlıklı 164. maddesinin 2. fıkrasının (ç) bendi yönünden yapılan inceleme:
07/09/2013 günlü, 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin, 01/07/2015 günlü, 29403 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yönetmelikle değişik 164. maddesinin ikinci fıkrasının (ç) bendinde, “İzinsiz gösteri, etkinlik ve toplantı düzenlemek, bu tür gösteri, etkinlik ve toplantılara katılmak” fiili “okuldan 1-5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma” cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında sayılmıştır.
Aynı Yönetmeliğin 164. maddesinin ikinci fıkrasının (i) bendinde, “Okul binası, eklenti ve donanımlarına, arkadaşlarının araç-gerecine siyasi, ideolojik veya müstehcen amaçlı yazılar yazmak, resim veya semboller çizmek” fiili, okuldan 1-5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında; aynı maddenin üçüncü fıkrasının (h) bendinde, “Eğitim ve öğretim ortamına yaralayıcı, öldürücü silah ve patlayıcı madde ile her türlü aletleri getirmek veya bunları bulundurmak” ve (k) bendinde, “Eğitim ve öğretim ortamında; siyasi ve ideolojik amaçlı eylem düzenlemek, başkalarını bu gibi eylemler düzenlemeye kışkırtmak, düzenlenmiş eylemlere katılmak” fiilleri ise, okul değiştirme cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında yer almaktadır.
Davacı tarafından, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının Anayasal bir hak olduğu ve ancak milli güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlığın, genel ahlakın ve başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amacıyla ve kanunla sınırlanabileceği iddia edilmiş; davalı idare tarafından ise, izinsiz gösteri, etkinlik ve toplantıya dair disiplin hükmünün okul sınırları içindeki davranışlara ilişkin olduğu, eğitim ve öğretim kurumlarında sadece eğitim, öğretim, araştırma ve inceleme ile ilgili faaliyetlerin yürütüleceği ve bu faaliyetlerin her ne suretle olursa olsun engellenemeyeceğine ilişkin Anayasal hükme rağmen okul sınırları içinde izinsiz olarak yapılacak gösteri ve toplantıların eğitim öğretim faaliyetlerini sekteye uğratacağı ve Anayasal hak olan eğitim ve öğrenim hakkının kullanımını engelleyeceği, iznin amacının okul içinde yapılacak toplantı ve gösteri nedeniyle eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksamaması için idarenin gerekli tedbirleri almasına imkan sağlamak olduğu savunulmuştur.
Yönetmeliğin yukarıda belirtilen diğer disiplin hükümlerinden de görüleceği üzere, okul dışında gerçekleştirilen fiil ve davranışların disiplin cezasına konu edilemeyeceğinin, ilgili hükümlere “okul binası, eklenti ve donanımları” veya “eğitim ve öğretim ortamı” gibi ifadeler konulmak suretiyle güvence altına alındığı, ancak davaya konu kuralda, okul sınırları dışında izinsiz gösteri, etkinlik ve toplantı düzenlemenin ve bu tür gösteri, etkinlik ve toplantılara katılmanın disiplin yaptırımı ile karşılaşmayacağının düzenleme altına alınmadığı görülmektedir.
Hukuki güvenlik ile belirlilik ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan hukuki güvenlik ilkesi, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde Devlete güven duyabilmesini, Devletin de yasal düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. Belirlilik ilkesi ise yasal düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir.
Her ne kadar, davalı idarece, izinsiz gösteri, etkinlik ve toplantıya dair disiplin hükmünün okul sınırları içindeki davranışlara ilişkin olduğu belirtilmekte ise de, bu husus düzenlemede açık bir şekilde belirtilmediğinden, maddenin uygulayıcısı konumunda bulunan idareler tarafından okul dışında gerçekleştirilen fiil ve davranışların da soruşturulmasına ve disiplin cezası uygulanmasına sebebiyet verebilecektir.
Bu durumda, dava konusu bu hüküm yukarıda ifade edilen hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Nitekim; Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun 08/06/2016 tarih ve YD İtiraz No: 2016/320 sayılı kararı da bu yöndendir.
07/09/2013 tarih ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller” başlıklı 164. maddesinin fıkrasının (l) bendi yönünden yapılan inceleme:
Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin 164. maddesinde, disiplin cezalarını gerektiren davranış ve fiiller belirtilmiş olup, 01/05/2015 gün ve 29403 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmeliğin 28. maddesiyle bahse konu maddenin ikinci fıkrasında sayılan ve “okuldan 1-5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma” cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasına “Milli ve manevi değerlere, genel ahlak ve adaba uygun olmayan, yanlış algı oluşturabilecek tutum ve davranışlarda bulunmak” şeklindeki (l) bendi eklenmiştir.
Anayasa’nın 2. maddesinde belirtilen hukuk devleti, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren, hukuk güvenliğini sağlayan, Anayasa’ya aykırı durum ve tutumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına egemen kılan, Anayasa ve yasalarla kendini bağlı sayan, yargı denetimine açık olan devlettir.
“Hukuki güvenlik” ile “belirlilik” ilkeleri, hukuk devletinin önkoşullarındandır. Kişilerin hukuki güvenliğini sağlamayı amaçlayan “hukuki güvenlik ilkesi”, hukuk normlarının öngörülebilir olmasını, bireylerin tüm eylem ve işlemlerinde devlete güven duyabilmesini, devletin de düzenlemelerinde bu güven duygusunu zedeleyici yöntemlerden kaçınmasını gerekli kılar. “Belirlilik ilkesi” ise, düzenlemelerin hem kişiler hem de idare yönünden herhangi bir duraksamaya ve kuşkuya yer vermeyecek şekilde açık, net, anlaşılır ve uygulanabilir olmasını, ayrıca kamu otoritelerinin keyfi uygulamalarına karşı koruyucu önlem içermesini ifade etmektedir. Bu bakımdan, düzenlemenin metni, bireylerin, gerektiğinde hukuki yardım almak suretiyle, hangi somut eylem ve olguya hangi hukuksal yaptırımın veya sonucun bağlandığını belli bir açıklık ve kesinlikte öngörebilmelerine imkan verecek düzeyde olmalıdır. Dolayısıyla, uygulanması öncesinde düzenlemenin, muhtemel etki ve sonuçlarının yeterli derecede öngörülebilir olması gereklidir.
Disiplin cezalarını düzenleyen söz konusu kuralda yer alan ve duyu organlarıyla alınan bilginin alınması, yorumlanması, seçilmesi ve düzenlenmesi anlamına gelen “algı”nın kişiden kişiye farklı bir anlam ifade etmesi nedeniyle “yanlış algı oluşturabilecek tutum ve davranış” kavramının muğlak ve objektiflikten uzak olduğu açıktır. Bu nedenle, okuldan 1 ila 5 gün arasında kısa süreli uzaklaştırma cezasını gerektiren fiil ve davranışların tespiti noktasında idarelere sınırları belli olmayan geniş bir takdir yetkisi tanıyan davaya konu kural, öğrenciler için öngörülebilir olmadığı gibi idarelerin keyfi yorum ve uygulamalarına karşı da yeterince koruma sağlayacak nitelikte olmadığından hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine de aykırı bulunmaktadır.
Bu durumda, Yönetmeliğin 164. maddesinin ikinci fıkrasının (l) bendinde yer alan “…yanlış algı oluşturabilecek…” ibaresinde, hukuk devleti ile hukuki güvenlik ve belirlilik ilkelerine uyarlık bulunmamaktadır.
07/09/2013 tarih ve 28758 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin “Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller” başlıklı 164. maddesinin üçüncü fıkrasının (k) bendi, ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “…veya sosyal medya üzerinden…” ibaresinin, üçüncü fıkrasının (r) bendinde yer alan “…sosyal medya yoluyla…” ibaresi, ikinci fıkrasının (ğ), üçüncü fıkrasının (m) ve dördüncü fıkrasının (l) bentlerinde yer alan “…veya sosyal medya yoluyla…” ibareleri yönünden yapılan inceleme:
Davacı Sendika tarafından dava konusu yönetmeliğin ilgili maddelerinde yer alan “sosyal medya yoluyla” ibareleri yönünden, sosyal medya kullanımının adeta cezalandırma aracı olarak kullanıldığı, medya okur yazarlığı gibi faydalı derslerin okullarda okutulması gerekirken yaptırım uygulanacak bir davranış olarak düzenlendiği, bu durumun milli eğitimin genel ve özel amaçlarıyla bağdaştırılamayacağı ileri sürülmektedir.
Anılan Yönetmeliğin “Disiplin cezasını gerektiren davranış ve fiiller” başlıklı 164. maddesinin 2. fıkrasında; kişilere, arkadaşlarına ve okul çalışanlarına sözle, davranışla veya sosyal medya üzerinden hakaret etmek, paylaşmak, yaymak veya başkalarını bu davranışa kışkırtmak; bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla eğitim ve öğretim faaliyetlerine ve kişilere zarar vermek, okuldan kısa süreli uzaklaştırma cezasını; aynı maddenin 3. fıkrasında; bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla eğitim ve öğretimi engellemek, kişilere ağır derecede maddi ve manevi zarar vermek, kişilere, arkadaşlarına ve okul çalışanlarına; söz ve davranışlarla sarkıntılık yapmak, iftira etmek, başkalarını bu davranışlara kışkırtmak veya zorlamak, yapılan bu fiilleri sosyal medya yoluyla paylaşmak, yaymak okul değiştirme cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında; aynı maddenin 4. fıkrasında ise, bilişim araçları veya sosyal medya yoluyla; bölücü, yıkıcı, ahlak dışı ve şiddeti özendiren sesli, sözlü, yazılı ve görüntülü içerikler oluşturmak, bunları çoğaltmak, yaymak ve ticaretini yapmak örgün eğitim dışına çıkarma cezasını gerektiren fiil ve davranışlar arasında sayılmıştır.
Dava konusu düzenlemelerde yer alan ve disiplin suçu oluşturan fiillerin, “sosyal medya yoluyla” işlenmesi halinde; ilgililerin karşı karşıya kalacağı yaptırım ile yaptırımın hukukiliği ve sonuçlarını değerlendirirken; öncelikle; “sosyal medya yoluyla” işlenebilecek bir fiilin, ancak; dijital mecralarda işlenebileceği, dolayısıyla “okul içinde, okul binasında, ya da okul eklentileri içinde” gibi ifadelerle mekansal sınırların çizilmesinin mümkün olmadığı açıktır.
Dolayısıyla; dava konusu düzenlemelerde yer alan fiilerin niteliği itibariyle; “sosyal medya yoluyla” yapılan paylaşımların eğitim öğretim faaliyetine, bu faaliyetin sağlıklı ve huzurlu bir eğitim ortamında sağlanmasına ve sürdürülmesine, eğitim öğretim personeline, okul arkadaşlarına, okulun düzenine, okul bina ve eklentilerine vb. etkileri ve bu etkilerin sonuçları bağlamında, yapılacak değerlendirmeler, ancak; somut olayın niteliğine göre ortaya konulabilecektir.
Anayasa Mahkemesi’nin 24/11/2021 tarih ve 31669 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 14/09/2021 tarih ve 2018/20182 Numaralı Ahmet Batur Başvurusu kararında, eğitimin çok özel bir kamu hizmeti olarak sadece doğrudan faydaları olan bir hizmet değil geniş sosyal fonksiyonları da olan bir hizmet olduğu, demokratik bir toplumda insan haklarının sağlamlaşması ve devamı için eğitim hakkı vazgeçilmez olduğu, taşıdığı öneme karşın eğitim hakkının belirli bir zamanda mevcut bulunan eğitim kurumlarına erişiminin koruma altına alındığı, eğitim kurumunun azami verimlilikle çalışabilmesi için kurumun insicamının bozulmaması veya bozulma tehlikesinin doğmamasının elzem olduğu, bu amaçla eğitim ve öğretimin sunulduğu kurumlar olan okullarda düzenin sağlanması ve eğitimin en verimli şekilde aktarılması için eğitimin alıcısı durumunda olan öğrencilere yönelik öngörülen disiplin kurallarıyla öğrencilerin eğitim hakkı da dahil olmak üzere birtakım temel hak ve özgürlüklerine karşı sınırlamalar getirilebileceği, öğrencilerin ifade özgürlüğüne yönelik olarak getirilen düzenlemeler yönünden eğitimin derecesi de büyük önem arz ettiği, bu bağlamda disiplinel kısıtlamaya maruz kalan bireyin hangi derecede eğitim aldığının ehemmiyet taşıdığı, eğitimin derecesinin arttıkça öğrencinin ifade özgürlüğüne yönelik müdahalelerin azalması gerektiği, somut olayda başvurucunun yükseköğretim öğrencisi olduğu, bu bağlamda ifade özgürlüğüyle bağlantılı eğitim hakkına yönelik müdahale alanının ilk ve orta öğretim seviyelerine göre daha dar olması gerektiği ifade edilmiştir.
Yine aynı kararda; öğrencilerin okul dışındaki ifade ve eylemlerine disiplin amacıyla müdahale imkanı oldukça dar olduğu, öğrencilerin eğitim kurumu dışındaki ifade ve eylemleri sebebi ile eğitim hakkına müdahale teşkil edecek nitelikte yaptırımlara maruz kalmalarının, ancak; kurum dışında gerçekleşen eylemin kurum düzenini ciddi şekilde etkilemesi halinde mümkün olacağı, ilgilinin cezalandırılmasına konu hareketin eğitim kurumunun düzenini hangi derecede etkilediğine, ne şekilde bozduğuna veya bozma tehlikesi meydana getirdiğine ilişkin değerlendirme yapılması gerektiği değerlendirmelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer alan açıklamalar ışığında; dava konusu düzenlemelerde yer alan “sosyal medya yoluyla” ibarelerinde hukuka ve mevzuata aykırılık görülmediğinden bu kısım yönünden davanın reddi gerekmektedir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
07/09/2013 Tarih Ve 28758 Sayılı Resmi Gazete’de Yayımlanarak Yürürlüğe Giren Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliği’nin;
1.”Okul birincilerinin tespiti” başlıklı 64. maddesinin birinci fıkrasında yer alan “…okul öğrenci ödül ve disiplin kurulunun da görüş