[AsiTakvimiHesapla]
Bebekler, anne karnına yerleştiği andan itibaren, büyük bir özen ve bakım isterler. Öyle ki anne adayı bebeğin gelişimi için ek gıdalar, vitaminler, hatta bazen gerekli durumlarda ilaçlar kullanır. Bu aşamada sadece bebeğin anne karnında geçireceği süre değil, doğumdan sonrası için de birtakım takviyeler, ilaçlar aşılar söz konusu. Ancak çok gerekli bir durum olmadığı takdirde (bazı özel durumlar hariç), doktorlar hamile olan kişinin canlı hücre aşısı olmasını önermiyorlar. Gereklilik halinde anneye ölü hücre aşısı yapılabiliyor.
Hamileyken yapılan inaktifvirüs ve bakteri kullanılarak yapılan aşıların anneye ya da bebeğe bir zararı yok. Gebe bireylerde aşılamaya uygun vakitler 2 yada 3. aydan sonrasıdır. Bebekte gelişim sorunu, ölü doğum riski veya sinirsel problemlerin olması söz konusu ise bu gibi durumlarda anneye veya fetüse aşı uygulaması yapılabilir. Anne karşında yapılan aşılamalar, bebeği doğumdan sonra oluşabilecek enfeksiyonlara karşı da korur. Hamilelik ya da emzirme döneminde, anneler aldıkları ilaçlar ve gıdalar konusunda uyarılır, bunlara dikkat etmesi gerekir. Ancak aşı yönteminin gebelikte ya da emzirme döneminde anneye veya bebeğe bir zararı yoktur.
Dikkat edilmesi gereken tek nokta ölü ve canlı hücre aşısı ayrımıdır. Bu konuda gebeliğinizi takip eden doktor gerekli uygulamayı yapacak olsa da canlı hücre aşısının çok gerekli bir durum olmadığı takdirde hamilelik döneminde tavsiye edilmediğini bilmeniz gerekir.
Hepatit B Aşısı Bebeklerde
Hepatit B Aşısı
Hepatit B, karaciğer iltihabı anlamına gelmektedir. Bazı hepatitler zaman içerisinde kendi kendine geçebilirken, bazıları kalıcı olabilmektedir. Kalıcı olan hepatit, zaman içerisinde siroz, karaciğer kanseri ya da karaciğerde işlev kaybına neden olabiliyor. Dünya üzerinde 400 milyon, Türkiye’de ise 3 milyon kişi hepatit B virüsü taşıyıcısıdır. Virüs, dış ortam şartlarında 1 haftaya kadar yaşayabilmekte olup, hepatit C virüsünden 10 kat, HIV virüsünden 100 kat daha bulaşıcıdır. Hepatit B, kan yoluyla, cinsel birliktelik yoluyla ve salya, tükürük gibi vücut sıvılarının temasıyla bulaşabiliyor. Herhangi bir tedavi uygulanmadığı veya aşı ile vücut koruma altına alınmadığı takdirde vücutta çok büyük tahribatlara neden olabilmektedir.
Çözümü ise ancak çok zor şartlar altında bulunabilen karaciğer nakli ile mümkündür. Virüsü taşıyan bir bireyle cinsel ilişkiye girilmesi, uyuşturucu madde kullanımı, kuaförlerde sterilize edilmemiş manikür pedikür setleri, steril olmayan aletlerle kulak delme, sünnet, cerrahi işlem uygulamaları, ortak dış fırçası kullanımı gibi durumlar, bulaşmaya sebep olmakta ve kişiyi taşıyıcı sınıfına sokabilmektedir. Dış ortam şartlarında 2 haftaya kadar yaşayabilen bu virüse hiç farkında olmadan bulaşma ihtimali oldukça yüksektir. Bu nedenle gebeliklerde doğumdan hemen sonra bebeğe hepatit B aşısı yapılmaktadır. Bu sayede annenin taşıyıcı olma ihtimaline ya da bebeğin ileriki dönemlerde herhangi bir şekilde virüse maruz kalmasına karşın, vücut koruma altına alınabilmektedir. Bu aşı bebek doğar doğmaz yapılabileceği gibi ilk 1 at içerisinde mutlaka yapılmalıdır.
BCG (Verem) Aşısı Bebek
BCG (Verem) Aşısı
Verem, vücudun akciğer mekanizması üzerine çalışan bir hastalıktır. Hastalığa mycobacterium tuberculozis virüsü sebep olur. Ölümle sonuçlanabilen bir hastalık olup, geçmişte çok fazla vaka olmasına rağmen günümüzde de kötü yaşam şartlarında hayatını sürdüren kişilerde görülebilmektedir. Bulaşma şekli etken insandır. Hastalığı taşıyan kişinin kapalı bir ortamda öksürmesi, hapşırması, hatta nefes alması bile orada bulunan kişilere bulaşmasına sebep olur. Bu nedenle hastalığı taşıyan kişinin bulunduğu ortam, kullandığı kaşık, çatal gibi malzemeler ya da kişisel eşyaları mutlaka ayrı tutulmalıdır.
Hastalık, bir anda değil yavaş yavaş belirti verir. Zamana yayılmış iştahsızlık, kilo kaybı, terleme gibi belirtilerle kendini gösterir. Öksürük ve balgamla belirtiler devam eder. Görüldüğü üzere oldukça sinsi ve ölümle sonuçlanabilen bir hastalıktır. Bu nedenle gerekli aşı ve tedavilerle hastalık kontrol altına alınmalıdır. Bu sebeple yenidoğanlarda 2. ayı doldurduğunda BCG aşısı yapılmaktadır. Eğer 3. Aydan sonra yapılacaksa ppd ile TCT(cilt testi) yapıldıktan sonra uygulanmalıdır. BCG aşısı ısı ve ışığa karşı dayanıksızdır. Enjeksiyon ile deri altına uygulanır. Kan veya lenfatik yollarla hastalığın bulaşmasını engeller. Böylece verem, menenjit gibi hastalıkların ortaya çıkma ihtimalini hattı sayılır derecede azaltır. BCG aşısının bir kişinin hayatı boyunca sadece bir kez yaptırması öngörülmüştür. Bu sebeple bebek doğduğunda 2 ayın içerisinde ya da bitiminde yapılması, hem ebeveynlerin hem de bebeğin yararınadır.
3’lü Karma Aşı (DdBT,İPA,HIB)
3’lü Karma Aşı (DdBT,İPA,HIB)
Difteri, boğmaca ve tetanoz aşısıdır. Ülkemizde çok düşük seviyelerde görülmesine rağmen, ortaya çıkma ihtimaline karşı aşıyla hastalık kontrol altına alınmaktadır.
Difteri: Genellikle burun ve boğaz bölgesini hedef alan hastalıktır. Grip veya soğuk algınlığı gibi ateş, boğaz ağrısı, boğazda şişkinlik ve halsizlik gibi belirtilerle kendini gösterir. Hastalıkta gri renkli bir zar oluşumu söz konusudur. Bu zar boğazın arka kısmını kaplayarak solunum yolunu tıkar ve nefes almayı zorlaştırır. Diğer hastalıklardan ayıran yönü de bu zardır. Halk arasında kuş palazı olarak da bilinen bu hastalık, kullanılan aşılama yöntemi sayesinde çok çok düşük seviyelerde görülür. Difteri için kullanılmakta olan ilaçlara rağmen yine de %3 gibi bir ölüm oranına sahiptir.
Boğmaca: Akciğer ve solunum yollarını etkileyen bir hastalıktır. Bulaşma oranı çok yüksektir. Nefes alıp verirken boğulma sesine benzer bir ses ile birlikte öksürük nöbetleri olarak kendini gösterir. Aşı bulunmadan önce çok yaygın görülen bir çocukluk hastalığı olmasına rağmen, günümüzde yalnızca adının tüm dozlarını tamamlamamış çocuklarda ve bağışıklığı düşük yetişkinlerde görülmektedir. Hastalığı taşıyan kişinin ağzından çıkan damlacıklarla bulaşabilmektedir. Erken teşhis edildiği takdirde antibiyotikler vasıtasıyla tedavi edilebilir. Ancak geç kalındığı takdirde hastalığı kontrol altına almaktan başka yapılacak bir şey yoktur.
Tetanoz: Tetanoz, boyun ve çene kaslarında şiddetli kasılmalara neden olan sinirsel bir hastalıktır. Tedavi uygulanmadığı takdirde ölümcül sonuçlar doğurabilmektedir. Tetanoza sebep olan clostridium tetani bakterisi, nemli ve ılık topraklarda, gübrelerde, hatta tozlarda bile yıllarca canlı kalabiliyor. Hastalığın nöbeti sırasında kişinin boyun ve çenesi kasılır ve ağzını açamaz. Halk arasında kazıklı humma olarak da bilinir. Hastalığı alt etmenin en kesin yolu aşısını yaptırmaktır.
Bu hastalıkların yenidoğan bebeklerde aşıları mevcuttur. 3’lü karma aşı olarak bilinen bu aşıyı bebek 2 aylık olduğunda 1-2 ay arayla toplamda 3 kez yaptırmak gerekir. Daha sonra 18. ayda hatırlatma dozu ile bağışıklık güçlendirilir.
KKK Aşısı (Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak)
KKK Aşısı (Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak)
Yenidoğan bebeklerde yapılması muhakkak gerekli bir aşıdır.
Kızamık: Yine kendi adını taşıyan kızamık virüsü hastalığın sebebi olarak bilinmektedir. Vücuda solunum yoluyla alınan hastalık, sonrasında ateş ve deride döküntü olarak kendini göstermektedir. Kızamık geçirmemiş ve kızamık aşısı ile vücudu koruma altına alınmamış birey, hastalığa maruz kaldığı takdirde kesinlikle kendisine bulaşır. Virüs, hava yoluyla damlacıkları soluma ya da hastalığı taşıyan kişilerin vücut sıvıları ile doğrudan ya da dolaylı olarak teması ile bulaşır. Hastalığın aşı dışında bilinen bir tedavisi ya da korunma yöntemi yoktur.
Kızamıkçık: Çok nadir görülen, deride kırmızı döküntülere sebep olan bir hastalıktır. Bulaşıcılığı oldukça yüksektir. Ateş, öksürük gibi belirtileri vardır. Virüs ile bir şekilde etkileşime geçmiş kişi ile yakın temasta bulunmak ya da aynı ortamda bulunmak bulaşma için yeterlidir. Aşısı dışında kesin bir tedavisi yoktur. Ağrı kesici ve ateş düşürücüler kullanılarak hastalığın seyri düşürülebilir ve bir süre sonra geçer. Genellikle çocuklara hayatı zararları olmamasına rağmen, hamilelikte anneye bulaşması, bebeğin ölümü ile sonuçlanabilir.
Kabakulak: Tükürük bezlerinde virüsler tarafından enfeksiyon oluşturulmasıyla iltihaplanmaya yol açan hastalıktır. Genellikle çocukluk dönemlerinde oryaya çıkar. Ancak hastalığı geçirmeyen kişilerde yetişkinlikte görülebilmektedir. Virüsü taşıyan kişilerden öksürme, hapşırma gibi eylemlerle ortaya çıkan damlacıkları ortamdaki kişilerin soluması ile bulaşır. Zamanla vücudun diğer organlarına da yayılarak iltihaplanmaya sebep olur. Beyin zarında menenjite sebep olduğu gibi, böbrek pankreas gibi organlarda tahribata yol açar. İlerleyen safhalarda kadın ve erkeklerde kısırlığa yol açabilmektedir.
Bütün bu nedenlerden dolayı bebeklerde aşılama yöntemiyle vücuda bağışıklık kazandırılması elzemdir. Aşı çocuklara 12. ayında ve ilkokul 1. sınıfta olmak üzere 2 doz halinde uygulanır.
Çocuk Felci Aşısı
Çocuk Felci Aşısı
Poliovirus adı verilen virüsün sinir sistemine yerleşmesi sonucu ortaya çıkan hastalıktır. Bulaşma oranı oldukça yüksektir. Gözlemlenen tehdit altında olan yaş grubu 5 yaş ve altıdır. Dünya çapında aşılama sayesinde görülme oranı neredeyse %1’dir. Ancak yaşam standartları düşük olan Afrika gibi ülkelerde görülme oranı daha yüksektir. Bazı türlerinde felç görünmemesine rağmen, sinir sistemine ulaştığı takdirde felce sebep olmaktadır. Ateş, boğaz ağrısı, baş ağrısı, kusma gibi semptomlarla kendini gösterir. Aşılama yöntemiyle hastalığı alt etmek mümkündür. Doğumdan sonra bebeğin 2. ayından itibaren 1-2 ay arayla toplamda 3 doz, 18. ayda ise 1 doz hatırlatma aşısı yapılarak hastalık kontrol altına alınabilmektedir.
Suçiçeği Aşısı Çocuklarda
Suçiçeği Aşısı
Suçiçeği, çocukların ergenlik çağına gelmeden önce geçirdikleri bir hastalıktır. Etken bir virüs ile vücuda alınır. Hastalığın ölümcül ya da kalıcı hasarlı bir komplikasyonu mevcut değildir. Genellikle kendi kendine geçen bir hastalıktır. Suçiçeğini bir kez geçirdikten sonra, genellikle ömür boyu bir daha rastlanmamaktadır. Vücut gerekli bağışıklığı kazandığı için bir daha nüksetmez. Ancak nadiren de olsa ilerleyen yaşlarda ikinci bir kez görülmesi mümkündür. İkinci görülme de öncekinden daha az belirti ile ve daha kısa sürede geçer. Hastalığın kuluçka süresi 13-22 gün arasındadır. Bulaşma için hastalığın ortaya çıkmasına gerek olmamakla birlikte, kuluçka döneminde de buluşma mümkündür. Vücuda bağışıklık kazandırmak adına aşı önemli bir yere sahiptirler. Suçiçeği aşısı çocuklara 1 yaşından sonra 1 doz olarak uygulanmaktadır.
Hepatit A Aşısı
Hepatit A Aşısı
Hepatit A hastalığı, aynı adı taşıyan bir virüs ile bulaşan hastalıktır. Karaciğeri hedef alan virüs, karaciğerde tahribata ve işlevsel bozukluklara yol açar. Hastalığı taşıyan bir kişiyle yiyecek, içecek alışverişi ile bulaşır. Aynı zamanda bu kişinin kullanmış olduğu nesnelerle yakın temasta da bulaşma olasılığı oldukça yüksektir. Yorgunluk, ani bulantı ve kusma, karaciğere yakın bölgelerde şiddetli ağrı, kilo kaybı, idrar renginde koyuluk, eklem ağrıları ve yoğun kaşıntı gibi belirtilerle kendini gösterir. Hastalıktan korunmak, kişisel bakım ve temizlik gibi basit yöntemlerle mümkün olsa da, en kesin çözüm aşılama yöntemidir. Bebeklerde 18. ayda ve 24. ayda 2 doz olarak uygulanan aşı ile, hem çocukluk döneminde hem de ilerleyen dönemlerde hastalığa karşı bağışıklık kazandırmak mümkündür.
Pnömokok Aşısı
Pnömokok Aşısı
Pnömokal hastalıklar çok basit hastalıklar olabilmekte beraber, ucu ölümcül hastalıklara kadar dayanmaktadır. Pnömokok bakterisi, sinüzit, kemik ve eklem ağrıları, kalp, beyin ve kan iltihapları ve beyinde apseye neden olabilir. Bütün bu komplikasyonlar ölümle sonuçlanabilen durumlara sebep olabilmektedir. Pnömokok aşısı, pnömokok bakterilerinin var olan 13 tipine karşı etkilidir. Bebeğinizin ileride bu bakterinin sebep olabileceği herhangi bir hastalığa yakalanmasını önleyebilmek adına aşılama önemlidir. Pnömokok aşısı bebeklerde 2,4 ve 12. aylarda birer doz olarak uygulanmaktadır.